Ne mutlu Toksurmuşum diyene!

Türk denilenler kimdir?
Cilt II. : Öcü imajı ismi yahut küfür olarak Türk
home
görüşlerinizi, eleştirilerinizi, tavsiyelerinizi bana yazın:
start: 17 january 2019, up-date: 17 january 2019
Ne mutlu Toksurmuşum diyene!

 

Selçukluların kökeni:

Bu Oğuz kümesi arasında Toksurmuş İci adlı yoksul bir çadırcı vardı. Bu çadırcı, Kerekücü Hoca'nın oğlu idi. Toksurmuş İci'nin üç oğlu vardı. Tukak, Tuğrul, Arslan (Kılıç Arslan). Oğuz beyleri arasında Emirân Kâhin ( = Emren mi?) adlı bir fakih vardı. Emirân Kâhin , gizliliği bilen ve gelecekte ne olacağını anlayabilen bir insandı. Beylerin başı Kayı Korkut , ona A1i Han'la olan yağılığın nereye varacağını sordu. Miran Kâhin bir saat düşündükten sonra, Korkut Bey'e "sizin aranızdan doğru, âdil, alp ve cömert bir kişi çıkacaktır" dedi. Aynı günün gecesi Toksurmuş İci bir düş gördü: göbeğinde kökü kuvvetli ve dalları çok, üç agğaç biterek göğe dogru yükselmişti. Miran Kâhin, Toksurmuş'a, :"bu düşü kimseye söyleme, senin üç oğlun da pâdişâh olacaklar" dedi. Toksurmuş, bu yormaya şaştı. Çünkü pek yoksul idi. Bununla beraber iki üç çadır yapıp sattı ve elde ettiği para ile koyunlar satın alıp etlerini sadaka olarak dağıttı. Toksurmuş'un oğulları alp ve yiğit kimseler olup av usullerini de iyi biliyorlardı. Bu sebeble onlara kuş beğliği verildi. Toksurmuş'un ortanca oğlu olan Tuğrul, az sonra, 40 bin atlı çıkaran bu Oğuz kümesinin başı oldu.

Sümer, 1963, B63B/1, S. 367-68

İslam:

Öyle anlasşılıyor ki, Oğuz Han'dan önce bazı Türk hükümdarlarının mevcut olduğunu göstermek için daha sonraki hâtıralarda geçen bazı hükümmdarlar'ın adı da kullanılmıştır. Dib Yavku'ya halef olan Kara Han da bunlardan birisidir. Kara Han adı, Buğra Han'ın babası olarak ve ayrıca Arslan Kara Han şeklinde 3. bölümmde de geçmektedir. Kara Han'ın kardeşleri Kür Han , Küz Han ve Orhan'dır. Bunlardan, Kür Han, bilindiği üzere, Kara Hitay hükümdarlarıının unvanıdır. Oğuz Han'ın babası ile savaşının dinî bir sebebe atfedilmesi de bu işleme ile ilgilidir. Oğuz Han ile babası Kara Han'ın savaşmaları yalnız bu sebebe yani onun doğıştan tek bir varlığa yani Tanrı'ya inanması, Kara Han'ın ise müşrik olması hususuna bağlanır. Böylece Türkler'in islâmlığı çok eskiye, Oğuz Han'a kadar götürülüyor.

Sümer, 1963, B63B/1, S. 379

Muhammed doğmadan binlerce yıl önce müslüman olmak her milletin harcı değil!

24 Boy, Üçok, Bozok:

Oğuz Han aşağı yukarı 50 yıl kadar süren bu büyük cihan fütuhatından sonra yurduna dönüyor. Yurda döner dönmez 1000 baş erkeçin (4 yasinda koyun) ve 900 baş kısrağın kesildiği ulu bir toy veriyor. Bir gün altı oğlu ava gitmişlerdi. Bunlardan üç büyük oğlu (Gün, Ay, Yıldız), av dönüşü babalarına bir altın yay, üç küçük oğlu (Gök, Dağ, Deniz) da üç altin ok getirdiler. Oğuz Han altın yayı üç büyük oğluna verdi ve onlara Bozok adını koydu ki, bu kelimenin anlamı parçalamak, bozmak (pare kerden) demekmiş; üç altın oku da üç küçük oğluna verdi ve onlara da Üçok adını koydu. O, Bozoklar'ın orun (siyasî ve içtimaî mevki) bakımından Üçoklar'dan üstün olduklarını, onların sağ kolu teşkil edeceklerini, çünkü yayin hükümdar mesabesinde idiğini, bu sebeble Bozoklar'ın hâkim kol, Üçokların ise tâbi kol (il) olduğunu söylüyor ve en büyük oglu Gün Han'ı da kendi halefi seçiyor.

Sümer, 1963, B63B/1, S. 362

Burada görüldüğü üzere Oğuz eli'nin Bozok ve Üçok adları ile iki kola ayrılması vakıasının izahı yapılmıştır. Bozok'un bozmak'tan getirilmesi şüphesiz kabul edilemez. Üçok'da birinci kelime rakam olduğuna göre Bozok'daki birinci kelimenin de aslında sayi olup, zamanla bu hali aldığı hâtıra geliyor. Bozokların Üçoklar'a üstün tutulması şüphesiz Oğuz hükümdarlarının İslâmlıktan önce çoğunluk ile birinciler arasından çıkmış olmaları ile ilgilidir. Asağıda görüleceği üzere, destanlardaki Oğuz yabguları da Bozuklar'dan olup, Kayı boyuna mensupturlar. Kayılar'ın en asil boy sayılmaları da buradan geliyor. Bununla beraber, râvilere göre, Oğuz hükümdarları Bozokların yalnız bu boyundan değil, Yazır, Avsar ve Bedgili boylarından da çıkmmıştır. Üçoklar'dan hükümmdar yetiştiren tek bir teşekkül, Eymür boyudur. Dede Korkut destanlarında ise durum tamamen aksinedir. Bu destanlarda Bozoklar, (Dış Oğuz) Üçoklar'ın (İç-Oguz) tabiî durumunda bulunmaktadırlar. Oğuz Han 1000 yıl yaşadıktan sonra ölüyor ve yerine en büyük oğlu Gün geçiyor.

Sümer, 1963, B63B/1, S. 363

Kaşgarlı'da yirmiiki olan Oğuz boyları Raşid'de yirmidört. Neden? Yahudiler kitabın kavmidirler. Erkek çocuklar okuma yazma öğrenmek ve Tevrat'ı okumak zorundadır. Raşid muhakkak ki Tevrat'ı okumuştur. Tevrat"da "Beni İsrael" oniki aşiretten türerler. Raşid onikiyi ikiye katlamış ve zamanının destanlarında yirmiiki olan Oğuz boylarını yirmidörde çıkararak mistik bir düzene ulaştırmıştır.

Sümer "Dede Korkut" yahut "Kayı Korkut Ata" destanını da inceliyor. Muhtemelen Azerbaycan'da ortya çıkan bu destan 15.yüzyılda Memluklar tarafından yazıldığından burada geçen Oğuz tarihi açısından bize hiç bir bilgi vermiyor.

Burada konumuzu doğrudan ilgilendirmemesine ragmen sayfamızın yanına bir not düşmeyi gerekli gördük.

Kopuz ve Saz:

Adi geçen Memlûk müverrihi sözünü ettiği Oguznâme'nin elden ele dolaştığını yazdığı gibi, yine onun ifadesinden, ozanlar'ın bu destanları ezberliyerek kopuzları ile çalıp söylediklerini öğreniyoruz. Ozanlar'ın Dede Korkut destanları'nı söylemeleri gelenegi Türkiye'de de yüzyıllar boyunca devam etmiştir.

Sümer, 1963, B63B/1, S. 396

TRKIMG20024
Teori aleti Tanbur

 

TC vatandaşları bugün Türkiye'de "Saz" adıyla tanınan müzik aletini, "Türkler"in Orta Asya'dan "kopuz" adıyla getirdiklerine inanıyorlar.

Bu aleti antik Mısır Piramitlerinin duvarlarında çok sık görüyoruz. Kızlar gruplar halinde "saz" çalıyorlar.

Mısırlılar aletin teknesini kaplumbağa kabuğundan yapıyorlar.
Bu alet antik Mısır'dan antik Hellen'e geçiyor.
Bizans devrinde Tanpura haline geliyor. Tanpura bugün TCde "saz" denilen aletin ta kendisi.

Orta Asyada'dan gelen göçebeler Anatolia'ya girdikleri zaman bu alet Anatolia'da iyice yaygın olarak bulunuyor.

Tanpura yalnız müzik aleti değil, "ikhoi" teorisinin üzerinde anlatıldığı müzik biliminin aleti. Araplar Bizans'tan öğrendikleri "ikhoi" teorisini üstlendikten sonra "maqamat" adını veriyorlar. Bundan sonra maqamat teorisinin aleti "al-ud" oluyor.

8. yüzyıldan sonra Bizans'ın Tanpura'sı Mogollara geliyor. Mogollar pentatonik müzigi tanıyorlar. İkhoi ve maqamat'tan anlamıyorlar. Böylece Tanpura'nın perdeleri çok azaltılıyor, bir yahut iki telli olarak bir ritim aleti olarak kullanılıyor. Ördek başlı "kopsa" Mogolistan'da hala çalınıyor. Türkmenler Anatolia'ya bu aletle geliyorlar. Kopuz dedikleri bu. Türkmenlerde aşağı yukarı üç yüzyıl sonra bu aletin yerini yavaş yavaş Tanpura alıyor.

Tanpura Osmanlı devrinde de "tanbur" adı altında hem müzik hem de teori aleti olarak kariyer yapıyor. "Tanburi Cemil"in çaldığı Bizans'ın tanpurasıdır.
Türkmenler Tanpura'yı aldıktan sonra "ikhoi" yahut "maqamat" teorisini de hiç değilse kulaktan öğreniyorlar. Bu alet çeşitli büyüklüklerde ve akortlarda çelitli adlar altında yayılıyor.

"Saz" farsça kamış demektir. Mecazi olarak kamıştan yapılan "nay" için de kullanılır.

TC zamanında tanpura devletin tekel radyosuna alınır. Çeşitli isimleri atılarak tek tip "saz" haline getirilir. Anatolia tradisyonlarında çeşitli akortlarda çok sesli çalınan solo aleti, radyoda tek sesli olarak gruplar halinde çalınır.

Yani günümüzdeki saz takımları kültürel soykırımınn bir ürünüdür.

Oğuzlar tarihte var oldu mu?

Bu kitabın birinci cildinde gördüğümüz gibi, Orta Asya'da "Turk dili" konuşan aşiretler etnik olarak kendi içlerinde homojen değil. Ayrıca bir aşiretin yalniz başına hayatta kalması mümkün değil. Böylece Turk dili konuşan aşiretler, düşmanlarından korunabilmek ve diğer kavimlere saldırıp onları soyabilmek için, başka etnik kökenlerden gelen ve başka dilleri konuçan aşiretlerle federasyonlar kuruyorlar. Bu federasyonlara katılan aşiretler birbirleriyle iktidar kavgası halinde olduklarından bir süre sonra şu ve bu aşiret federasyondan ayrılıyor, şu ve bu aşiret federasyona katılıyor.

"Oguz" adını taşıyan böyle bir federasyon tarihte var oldu mu?
Aksini ispat edemem. Ama bir Oguz federasyonunun varlığına dair, destanlar hariç, ne kendilerine, ne de onlarla karşılaşan yabancılara ait tarihi bir belge bulamadım.

Tarihte bir Oguz federasyonu olsa ne olur, olmasa ne olur?

Bildiğimiz bir şey varsa, Oguzlar diye bir kavmin ne Selçuklular, ne de Osmalılar'la bir ilişkisi olmadığıdır.


Sümer Oguzname'yi ve başka destanları inceledikten sonra bunlardaki bilgilerin uydurma olduğunu ve bunları tarih açısından ciddiye alamayacağımızı belirtiyor.
Bundan sonra kitabını başka bir şekilde bitirmesini beklerdik ama, Raşid gibi Sümer de ekmeğini veren kapıya sadık:

Osmanlının kökeni

Kısaca, şimdiki durumda Osmanlı hanedanının, sair bir çok Türk hanedanları gibi, Oğuz boylarından hangisine mensup olduğunun bilinemiyeceği kanaatındayız. Osmanlı hanedanı, XV. Ve XVI. yüzyıllarda, Kütahya, Denizli, Menteşe bölgelerinde önemli teşekkülleri olan Kayı boyuna ve yahut öteki boylardan birisine mensup olabilir. Fakat bunu ilmî olarak bilemiyoruz.

Sümer, 1963, B63B/1, S.454

Türkmen yahut eski adiyle Oğuz elinden olduğu her türlü şüpheden uzak olan Osmanlı ailesi, bu elin hangi boyuna mensup bulunursa bulunsun, daha Orhan Bey'den itibaren türkçeyi resmi dil olarak kullanmış, kavmî hâtıralara değer vermiş, devlet teşkilât ve müesseselerinde selefleri olan Türk devletlerininkini örnek almış ve türlü alanlardaki davranışlarında da eski millî geleneklere bağlı kalmıştır; XVI. yüzyılda büyük siyasî başarılarının bir neticesi olarak da, türkçe'yi dünyanın belli başlı kültür ve siyaset dillerinden biri haline getirmiştir.

Sümer, 1963, B63B/1, S.455

Yalnız "Osmanli Hanedani"nın değil "Türkiye Türklerinin" "Oğuzların Kayı boyu"ndan geldiğini anlatan resmi TC tarihi "Toksurmuş" ve benzeri zırvalara dayanır.

21. yüzyılda Nuh Peygamber soyundan gelen, 50 yılda dünyayı fetheden, 1000 yıl yaşayan Oğuz Khan'a inanabilmek için ya Türk ırkçısı, yahut da geri zekâlı olmak gerekir.

Resmi TC tarihinin bir dolandırıcılık olduğunu göstermek için TTK tarihçilerinin yazılarını nakletmek yeterlidir.

Ne mutlu "Toksurmuşum" diyene!

Bibliyografik kaynaklar
İnternet Kaynakları
İkonografik kaynaklar
Literatür
geri
devam