Kadınlar saltanatı

Türk denilenler kimdir?
Cilt II. : Öcü imajı ismi yahut küfür olarak Türk
start: 06. decembre 2019, up-date: 06. decembre 2019
Kadınlar saltanatı


En azından bazı Avrupa'lı tarihçiler Osmanlı'da bir "Kadınlar Saltanatı"ndan söz ederler. Burada devlete hükmettiğinden bahsedilen kadınlar, harem kadınlarıdır.

Harem kadınları köledir. Nasıl olur da devlete hükmederler?

Osmanlı Devleti ataerkil toplum düzeninin tarihte en çok hakim olduğu yapılardan biridir. Nasıl olur da kadınlar devlete hükmeder?

Bu kitapta daha sonra göreceğimiz gibi, Osmanlı Devleti'ni başından sonuna kadar köleler yönetmiştir.

Osmanlı Devleti 19. yüzyıla kadar bir mutlak monarşidir. Onu Avrupa Devletlerinden ayıran, Avrupa'da monarşilerin asiller sınıfı üzerinde, Osmanlı'da ise köleler sınıfı üzerinde yükselmesidir. Avrupa'da monarşiler kendi devletleri içinde dengeli iken, Osmanlı'da dengesizdir. Avrupa'da asiller sınıfı kendisini koruyan monarşiyi korur. Osmanlı'da köle sınıfı kendisini sömüren monarşiyi yıkmaya her an hazırdır. Bu yüzden Osmanlı'da baş ve ayak her an yer değiştirebilir.

Baş ve ayak yer değiştirirken herkes kendi canını kurtarmağa çalışır. Kimin kadın, kimin erkek olduğu kimseyi ilgilendirmez.

Haremin hükümdarı Sultan, yahut eşi, yahut birinci Kadın (metresi olarak tanınan) değil, fakat Sultan'ın annesi Valide Sultan'dır.

(Ç: MGS) Penzer, 1982, pdf2, B71B/2, S.174

(...)
Valide Sultan; o sadece haremin ve Saray'ın hükümdarı değildir, kendi güçlü ve oğlu zayıfsa, devlete de hükmedebilir.
.
(Ç: MGS) Penzer, 1982, pdf2, B71B/2, S.174-175

(...)

Roxelane

TRKIMG20062
Roxelane

 

Bir harem üyesinin gücü ve etkisine dair, bir Rus köle kız olan ve batı Avrupa'da daha çok Roxelana diye tanınan Khurrem'den daha iyi bir örnek yoktur. Suleyman üzerindeki etkisi o kadar büyüktür ki, Valide Sultan olma mes'elesi soru bile olmaz. Roxelana yolundaki bütün engelleri yavaş yavaş kaldırır. 1544'de henüz sadece ikinci kadın olmasına rağmen Sultan'ı kendisini Eski Saray yerine Saray'a (Topkapı Sarayı, MGS) yerleşmesine izin vermeye ikna etti. Suleyman'ın annesi ölünce sadece iki rakibi kalmıştı: Birinci Kadın Bosfor Sultan ve bazı kaynaklara göre Roxelana'nın ilk sahibi olan Başvezir İbrahim. Komplolar ve karşı-komplolar yapıldı. Bosfor Sultan yerinden atıldı ve pratikte sürgüne gönderildi. Onun oğlu Roxelana'nın suçluluğundan küçük bir şüphe bırakacak bir şekilde öldürüldü. Suleyman başveziri hiçbir açık sebep yokken idam ettirdi. Her ne kadar Roxelana'nın bu suçta rolü olduğuna dair bir delil yoksa da, bu adam onun yolu üzerindeki mutlak güçtü ve kadın onun Sultan üzerindeki etkisinden korkuyordu. Cariyeler ve hadımlardan oluşan bir konvoyla Saray'a yürümesi, Suleyman'ın kanuni karısı olmasından daha büyük bir zaferdi. Bayezid I. (1389-1403) den beri hiçbir Sultan kanunen evlenmemişti ve Suleyman'ın bu acaib davranışı şaşkınlık ve endişe ile izlendi.

Bon'un anlattığına göre II. Selim döneminde Sultan'ın karısı için ayrılan meblağ camiler ve hastaneler inşa ettirmeğe yetecek kadar büyüktü ve evlilik (resmi nikah, MGS) cazip bir şey değildi.

(Ç: MGS) Penzer, 1982, pdf2, B71B/2, S.175

Roxelana mes'elesinde imkânsız olana ulaşıldı, Bosfor Sultan'ın düşüşünden sonra Suleyman başka kadın'lara sahip olmaktan uzak, Roxelana'ya olan sevgi ve sadakatini pekiştirmek için en güzel cariyelerden birkaçıyla evlendi.

(Ç: MGS) Penzer, 1982, pdf2, B71B/2, S.176

Khurrem Sultan

(Yaklaşık 1500 - 1558 İstanbul)

Günümüzde TC'deki TV dizilerinde Hürrem Sultan diye anı?lan kadının haremdeki adı Khurrem'dir (=Khorram, Farsça, sevinç dolu).

Avrupa tarihçileri genellikle kendisinden Roxelane diye bahsederler. Bazılarına göre Rus, bazılarına göre Polonyalı, bazılarına göre Ukraine'li bir papazın kızıdır ve ismi Anastasia Lisowska'dır. 1554/55 yıllarında İstanbul'da bulunan Habsburg Büyükelçisi Ogier Ghislain de Busbecq, "Legationis Turcicae epistolae quattuor" adlı kitabında kadının ismini latinceleştirerek Roxolana şeklinde veriyor.

Elimde hüviyet cüzdanının kopyası yok. Kesin bildiğim, bir padişah anası olduğuna göre Türk ve Müslüman olmadığıdır.

Başlangıçta bir köle ve Suleyman'ın Mahidevran'dan sonraki ikinci Hasekisi (=gebe kalanı) olan Khurrem, Osmanlı tarihinde hür bırakılan ilk cariyedir. Hatta 1534 de kendisi için Hipodrom'da muazzam bir düğün yapılıyyor. Padişah'a şehzade adayı doğuran kadınlar o zamana kadarki Osmanlı adetine göre oğullarıyla beraber bir Sancak'a gönderilirken, Khurrem padişaha yakın olması için Topkapı'da kalıyor.

Roxelan'a yüklenen günahlar

1536'da Suleyman, kendisine çok yakın olan Başvezir İbrahim Pascha'yı öldürtüyor. İbrahim, Mahidevran'ın oğlu Mustafa'nın tahtın varisi olmasını istiyordu. 1541'de Eski Saray yanıyor. Khurrem Topkapı'ya taşınıyor ve orada kalıyor. 1544'de Rüstem Paşa Başvezir oluyor. Rüstem, Khurrem'le Suleyman'ın kızı Mihrimah Sultan'ın kocası. 1533'de Suleyman, oğlu şehzade Mustafa ve onun oğlu Mehmed'i öldürtüyyor (Bu konuyu bu kitabın şehzade katli bölümünde gördük). Rüstem Paşa'nın yerine geçen Kara Ahmed Paşa 1555'te öldürtülüyor.

Bütün bu günahlar Khurrem'e yükleniyor.

Çeşitli mektuplarda Khurrem, Suleyman'a siyasi nasihatlar veriyor.
Ayrıca yabancı devlet adamlarına mektuplar yazıyor.

Gerçek nedir?

Sultan Suleyman yüzbinlerce askere kumanda eden, gözünü kırpmadan insan yığınlarının katliamını emreden, yığınların cesetleri yakılırken Khurrem'e aşk şiirleri yazan bir canavar.

Böyle bir canavarın eşi, dostu, arkadaşı olmayacağı açıktır. Bütün eski dünyayı korkuya boğan bu canavar korkunç bir yalnızlık içindedir.

Şimdi kimse şaşırmasın:
Bu vahşi canavar, bu büyük insanlık düşmanı, her şeye rağmen bir "insan"dır. Roxelan, her nasıl yapıyorsa, bu canavarın insan tarafına ulaşan anahtarı buluyor. Roxelan bu canavarın kendisine şiir yazdığı, dertleştiği, nasihat sorduğu, belki önünde ağladığı tek "insan".

"Kula kul olmak"

Hatta Suleyman bu kadına "aşık" oluyor. Yani "tutkun", "bağımlı" hale geliyor. Bu belki de bugün mazoşizm diye adlandırabileceğimiz bir tutkunluk.

"Kula kul olmak" yani esir olarak satın alınan bir kadın yahut erkeğe bağımlı hale gelerek onun emrine girmek, Osmanlı (Divan) Edebiyatında önemli bir toposdur.

"Kula kul oldum, aman, kurtarınız!" Muhayyer şarkı. Güfte ve beste Hacı Arif Bey.

Açıktır ki, doğduğu yerlerden çok uzaklarda esir edilmiş Khurrem, kendisinin ve çocuklarının menfaatlerini ve görünüşte de olsa hürriyetini, koruyacaktır.

Bütün cinayetlere karar veren ama, "Allah'ın Gölgesi" Suleyman canavarıdır.

Khurrem, Suleyman henüz iktidardayken, hastalanıyor ve 17. Nisan 1558'de Kostantiniyye'de ölüyor..
1566'da halkın "mest" (=sarhoş) diye andığı oğlu Selim II., Suleyman I.'in tahtına çıkıyor.

Nur Banu Sultan

Roxelana'nın hizmetçi ve hadımlardan oluşan bir konvoyla birinci kadın olarak nasıl saraya yürüdüğünü ve nasıl yavaş yavaş 1558'deki ölümüne kadar Sultan ve harem üzerinde tam bir tahakküm kurduğunu gördük. Bu "Kadınlar Saltanatı"nın başlangıcıdır ve IV. Mehmed'in annesi Valide Sultan Tarkhan'ın ölümüne kadar yüzelli sene sürecektir. Bu süre boyunca devleti harem yönetti ve Valide Sultan, Baş Kadın ve bazen de Kızlar Ağası arasında bir mücadele aralıksız devam etti. Bütün harem entrika, rüşvet, haraç, komplo ve karşı-komplo yatağı haline geldi. Sultanlar, kendi zevklerine göre alkol ve sefahat alemlerine dalarken, kadınlar gizli kafeslenmiş Divan penceresine sözülüyor, Devlet sırlarını dinliyor ve uygun gördükleri şekilde kartlarını oynuyorlardı. Suleyman'ı takip eden Selim II. bütün haremi Saray'da tuttu ve alkol düşkünlüğü ilerledikçe iktidar Baş Kadın Nur Banu Sultan'a geçti. Oğlu Murad III. tahta çıkınca Valide Sultan unvanını aldı ve böylece gücü eskisinden de fazla büyüdü.

(Ç: MGS) Penzer, 1982, pdf2, B71B/2, S.186

Safiye Baffa Sultan

Haremde entrikalar gelişti ve kıskanılan unvan "Birinci Kadın" için mücadele başladı. Bu savaşı asil Baffo hanedanından gelen Venedikli bir güzel kadın kazandı. Genç yaşında bir Türk korsan tarafından kaçırılmıştı ve güzelliği ve zekâsıyla bütün diğer kadınları dışarıda bırakarak Murad'ın kalbini kazandı. Ama onun annesi Valide Sultan Nur Banu alarma geçti ve köle pazarlarının en iyilerine Saray'a gönderme emirleri verdi. Ne kadar başarılı olduysa da Murad tek aşkına sadık kalarak ahlak sınırlarını zorlayan sürekli seks partilerine daldı. Kadın fiyatları yükseldi. Köle satıcıları, hatta haremin güçlü üyeleri şehvetin kraliyet ateşini söndürmek için taze bakireler tedarikinde yarışa girdiler. Böylece iktidar bu süre içinde Safiye yahut aile ismi olan Baffa adıyla anılan Venedikli kadındaydı. Ama bu sadece Murad'ın yatağını düşünürsek. Aslında Safiye çok daha büyük bir balıktı: Türkiye'nin Venedik'e karşı bir saldırısını önlemek için Catherine de Medici ile zaten gizli yazışma halindeydi. Murad hala haremin lokumları içinde debelenirken Osmanlı filosunun ve ordularının hareketlerini yöneten oydu. Aynı zamanda Chiarezza adlı bir yahudi kadın vasıtasıyla Saray'a mücevher ve benzeri maddeleri sattıran Venedik elçisi ile yazışıyordu. Türkiye'yi Venedik'le bir savaştan uzak tutma kararının dışında bir tek arzusu vardı ki bunun gerçekleşmesi için herşey feda edilebilirdi: Oğlunu tahta oturtmak ve Valide Sultan olmak. 1595'de bunun zamanı gelince Muhammad III.'ün ondokuz biraderini katletmesine aracı olmakta bir an gecikmedi. Amacına ulaşmıştı ve bir süre daha ülkeyi yönetti. O kadar alçaldı ki kendisini devlet işlerinde daha çok serbest bırakması için kendi oğlunun sefahat alışkanlıklarını teşvik etti. 1596'da yeniçerileri Macaristan ve Avustuya'ya karşı sürerken kendi iradesine karşı hemen geri dönmeye ve haremde inzivaya çekilerek hükûmeti Safiye'nin eline terk etmeye ikna etti.

Ama daha sonra onun da zamanı geldi: Günün birinde yatağında boğazlanmış olarak bulundu.

(Ç: MGS) Penzer, 1982, pdf2, B71B/2, S.187

 

 

Kıssadan hisse: İstedikleri kadar güzel, yetenekli, zeki, hatta iyi niyetli olsunlar: Osmanlı Devleti'nin sapık sistemi, kadın yahut erkek demeden iktidara gelen herkesi, hem canavar, hem kurban haline getiriyor ve yutuyor.

 

Bundan sonraki yazımızda haremin en önemli şahsiyetlerinden biriyle, Kösem Sultan'la tanışacağız.

FORUM
Bibliyografik kaynaklar
İnternet Kaynakları
İkonografik kaynaklar
Literatür
geri
devam