Türk denilenler kimdir? | ||||||||
Cilt II. : Öcü imajı ismi yahut küfür olarak Türk | ||||||||
|
||||||||
Osmanlı
Hanedanı'nda tecavüz mübahtır ve gelenektir
|
Osmanlı'nın kuruluş zamanında Selçuklular'ın ve Bizans'ın bıraktığı iktidar boşluğunda, bir yandan bir takım Turkman beylikleri ortaya çıkıyor, diğer yandan Anatolia'nın hemen her yerinde pek çok sayıda bağımsız eşkıya çeteleri oluşuyor. Eşkıyalar kendilerini çeşitli yeni kavramlarla adlandırıyor: Alp Erenler, Derwiş Gaziler, Ahiyan-i Gaziyan, Ahiyan-i Baciyan. Ahiyan-i Baciyan, Turkmanlar'ın kadın çeteleri. Bu Amazonlar bağımsız kadın çeteleri halinde örgütleniyor, ata biniyor ve silah taşıyorlar. Bunlar erkek çeteleriyle birlikte soygunlara katılıyor ve yağma yapıyorlar. Rum abdalları, bâcîyan ve ahîlerle yanyana bir taife, yani belli bir statü altında bir grup olarak zikredilen gâzîyan Osman dönemindeki alpler ve maiyetindeki gazilerden başkası değildir ve bu alpler belli nitelikler taşıyan bir gruptur. İnternet Kaynakları: İnalcık, 17.12. 2018, B5914B/21, S. 445 Bu "Ahiyan-i Baciyan"da örgütlenmiş kadınlara tecavüz edebilmek her erkeğin kârı değildi. Ama Anatolia'nın yerleşik halkları feodal ve ataerkil ilişkilerde yaşıyorlardı. Kısa zamanda Osmanlı bunları örnek olarak alıyor, yarı yerleşik duruma geliyor ve Ahiyan-, Baciyan savaşmak ve yağma yapmak yerine yeniçerilere külah dikmeğe başlıyor. Ama bu başka bir mes'ele. Burada Osmanlı'daki tecavüz geleneğine bakacağız. Başlıca
tarımla uğraşan yerleşik Anatolia halkını batınî islam ideolojisiyle
kâfir olarak ilan eden Osmanlı'nın kurucu gazileri için, kâfir kadınlarına
tecavüz etmek mübahtı ve zamanla gelenek haline geldi. Orhan'ın ilk karısı Kadim yerleşik Rum halkı, kendilerine komşu olarak gelen ve çadırlarda yaşayan Osman ve emrindeki yurtsuzları, önceleri misafir olarak karşılıyor. Ama bunlar soyguncu olduklarından halka saldırıyorlar ve yağma yapıyorlar. Böylece, Bilecik Tekfuru(1) Osman'ı esir almaya karar veriyor. Aşık Paşazade'den kısaltarak çeviriyorum: Bilecik Tekfuru'nun düğünü Bilecik Tekfuru, Yarhisar Tekfuru'nun kızıyla evlenmek istiyor. Köse Mihal'i Osman'a hediyelerle göndererek kendisini düğüne davet ediyor. Mihal, Tekfur'un onu yakalamak istediğini Osman'a haber veriyor. Osman da Mihal'i hediyelerle geri gönderiyor ve Tekfur'dan bir ricada bulunuyor: "Biz yaylaya gideceğiz. Kaynanam ve karım, kardeşimin (kardeş olarak kastedilen Bilecik Tekfuru) karısıyla tanışmak istiyorlar. Germiyanoğlu ile başımızz belada. Kadınlar her yıl olduğu gibi bu sefer de kıymetli eşyamızı getirip sana emanet edecekler. Ayrıca kadınlarımız açık havaya alışmış. Bilecik bize dar geliyor. Düğünü dışarıda yapın." Tekfur kabul ediyor ve düğünü Çakırpınarı'nda yapmağa karar veriyor. Osman, keçe örtülere sarılmış sözde kıymetli mallarını öküzlere yüklüyor ve kaleye yolluyor. Öküzleri, kadın kıyafetine girmiş gaziler güdüyor. Kafile gece vakti kaleye ulaşıyor. Osman da bizzat geliyor. Kadınlar utanmasın diye kafile, Tekfur'un izniyle onun göremeyeceği bir köşeye konaklıyor. Tekfur kafileyi misafirseverlik ve şerefle karşılıyor ve yatacakları yerleri gösteriyor. Bundan sonra Osman, sözde düğüne gitmek üzere kaleyi terkediyor. Sarhoş vaziyette olan damat Tekfur da onun arkasından kaleyi terkediyor. Kalede, öküzlerin taşıdığı torbalardan kıymetli mallar değil, Osman'ın eşkıyaları çıkıyor. Kapı muhafızlarını kılıçlarla dooğradıktan sonra zaten boşalmış olan kaleyi fethediyorlar. Osman Kaldırayuk vadisinde bekliyor. Tekfur buraya gelince kılıçla kafasını kesiyor. Aynı gecenin sabahında Yarhisar'a saldırıyor. Tekfuru, gelini ve misafirleri esir alıyor. Ganimet olarak alınan gelin kimdi ve Osman Gazi onu kime hediye etti? Osman Gazi'nin oğlu Orhan zaten erkekliğe ermişti ve onun da bir oğlu vardı. Oğlu yayla göçüne önderlik ediyordu. Osman Gazi gelini ona verdi. Bu kadın Lulufer Hatun'du. Osman Gazi bu kadını oğluna karı olarak verdi ve düğün yaptı. Bu Murad Han Gazi ve Süleyman Paşa'nın annesidir. (Kısaltarak çeviren: MGS) Kreutel, 1959, B66B/2, B67B/1, S. 36-39 Aynı günlerde Köse Mihal'in kızı bir başka Tekfurla evleniyor ve üç gün düğün yapılıyor. (Kısaltarak çeviren: MGS) Kreutel, 1959, B66B/2, B67B/1, S. 35 Adı geçen kadının Rumca adı "Nenuphar". Osmanlılar Farsça Nilufar olarak adlandırıyorlar. Rumca anlamı nilüfer çiçeği (=Tatlı su gülü, lotus, botanikte Nymphaeaceae). Acaba Osman savaş ganimeti olarak esir aldığı kız için gerçekten Bizanslılar gibi düğün yapıyor mu, yoksa bu Aşık Paşazade'nin fantazisi mi? Her hâl u kârda Osmanlı'da Orhan'dan sonra düğün olayı çok az tekrarlanıyor. Orhan'ın ikinci evliliği 1341 de Orhan Bizans'da etkindi. Kantakuzenos ondan rakibine karşı yardım istemişti. Orhan tahtı onun namına kurtardı ve buna karşılık onun kızı Theodora'yı aldı. (Ç: MGS) Ahmad, 2005, A231B, S. 20 Bizans imparatoru tahtını kurtarmak için kendi kızını Orhan'a "ücret" olarak veriyor. Şimdi bu evliliği Hammer-Purgstall'dan dinleyelim. Aşık Paşazade'nin aksine, kendisine güvenebiliriz. Çünki onun kaynağı İmparator Kantakuzen'in bizzat yazdığı "Konstantinopolis ve Bosporos". Ama Cantacuzen için İmparator'un kızını isteyen Urkhan*, Umur Beg ve Saruhan'dan daha güçlü yeni bir Türk yoldaş olmayı vaad ediyordu. Bu, ilk teklifin elçisini kabul yahut redle değil, dostça iltifat ve zengin hediyelerle geri gönderdi. Elçiler göndererek sadık dostu Umur Beg'e bu önemli meselede danıştı. Bu, teklifin asla geri çevrilmemesini nasihat etti. Orhan sadık bir dost olmasa bile güçlü bir koruyucu olacaktı. Hammer-Purgstall, 1834, PDF1, S. 127 Aynı zamanda İmparatoriçe Anna da Urkhan'ın yardımını ve kendisini damatlıkla şereflendirmesini istiyor. Kantakuzen kızı olan prensesi Osmanlı Beyi ile nişanlıyor. En iyi süvarilerini ve otuz gemiyi gelini getirmek için gönderiyor. İmparator, ordusu, maiyeti ve ailesiyle Selymbria şehrine doğru yola çıkıyor. Şehrin önündeki bir düzlükte bir gösteri sahnesi kuruluyor. Altınla işlenmiş ipek perdeler açılıyor ve gelin halka gösteriliyor. Diz çökmüş hadımlar (2) meş'alelerle gelini aydınlatıyor. İmparatoriçe diğer iki kızıyla çadırda kalırken, İmparator olayı at üstündende izliyor. Şairler şiirlerini okuyor. İmparatorluk bandosu (3) müzik çalıyor. Askerlere, memurlara, Rumlar'a ve Türkler'e günlerce ziyafet veriliyor. (Kısaltarak çeviren: MGS) Hammer-Purgstall, 1834, PDF1, S. 127-129 Ve
Rum prensesi tezahüratla, 12 yaşında bir çocukken karısı olarak babası
Osman'ın şato bakiresini kaçırdığı 60 yaşındaki Barbar'ın gerdek yatağına
götürüldü. Rum gelininin kaçırılmış şato bakiresinden devlet merasimi
ile gönüllü teslim edilişine dönüştüğü birinci ve ikinci evlilik arasında
yarım asır geçmüşti. Hammer-Purgstall, 1834, PDF1, S. 129 Burada Paşazade'nin bahsettiği, Orhan'ın kendisi oniki yaşında iken sahib olduğu oğlundan bahis yok. Bundan sonraki yıllarda Orhan Skutari (=Üsküdar)'da yazlık yapıyor. Kendisi için av partileri düzenleniyor ve ziyafetler veriliyor. Buna rağmen Orhan soygunculuktan vaz geçmiyor: Yeni dostluğun bağı ve kan akrabalığı Osmanlılar'ın eski soygunculuk alışkanlığını engellemedi. Urkhan'ın Bosporos (=Bosforus,MGS)'a yaptığı ziyaretin hemen arkasından, seçme Osmanlı savaşçılarından bir birlik buradaki Hellespont'a çıktı ve Trakya şehirlerini yakıp yıktı. Hammer-Purgstall, 1834, PDF1, S. 129 Her iki evlilikte de kadınların rızası sorulmuyor. Daha sonra Osmanlı tahtında kadınlara ve çoccuklara tecavüzün kurumlaşacaktır. Bundan sonraki yazımızda Osmanlı'da düğün ve şenlik konusunu araştıracağız.. _______________________ 2) Dizleri üzerinde hizmet geleneği Bizans'dan Osmanlılar'a ve daha sonra yabancı ülkelerdeki konsolosluklarda kullanılmak üzere TC'ye geçmiştir. (3)
Bu, Fatih Mehemmed'in Bizans'la birlikte devraldığı ve daha sonra "Mehterkhane"
olarak adlandırılan Bizans'ın imparatorluk bandosudur. Bak: "Janitscharenkapelle
und Europa, M. G. Schachiner, Wien, 2005, ISBN 978-3-9502348-1-7"
|
geri |